Liderler partinin sahibi mi?

15 Ocak 2016 tarihinde partinin olağanüstü kurultaya götürülmesine karar verilmesi  için parti genel merkezine yapılan başvuru ile başlayan sürecin ilk raundu önceki gün muhaliflerin zaferi ile sonuçlandı. İkinci raunt ise 10 Temmuz 2016 günü yapılacak seçimli kurultayda.
MHP tüzüğünde olağanüstü kurultayda seçim yapılmaz hükmü yerine seçim yapılır hükmü kabul edilerek 2. raundun yolu açılmış oldu.
Parti içi muhalefet bu yola başvurmakta yerden göğe kadar haklıydı. Parti yönetimi son derece başarısızdı,  7 Haziran seçim sonuçlarıyla 1 Kasım seçim sonuçları arasındaki fark bile bunu kanıtlamaya yeterli. İlkinde 80 milletvekili çıkaran MHP ikincisinde tam yarı yarıya gerileyerek ancak 40 milletvekili çıkarabilmiştir. Bundan daha vahim durum ise ilk seçim sonuçlarıyla muhalefetin AK Partisiz bir koalisyon hükümeti kurabilmesi söz konusu iken Bahçeli’nin buna yanaşmayıp ülkenin tekrar seçime  götürülmesine  ve bugünlere gelinmesine yol açmasıdır. Bu sorumluluktan hiçbir gerekçe ile kendini kurtaramaz.
Basında yansıtılan her türlü baskı ve engellemelere karşın hukuk mücadelesinden vazgeçmeyip kazanan MHP’lileri kutlamak gerekir. 
Bu olağanüstü kurultayın zor olan yanı dünkü raunttu. İkinci raunt çok daha kolay, yeter ki olağanüstü kongre iradesini ortaya koyan çoğunluk, dağılmadan, parçalanmadan,  lider adaylarının kaprislerine izin vermeden  bütünlük içinde bu raundu da kazansın ve siyasete örnek olsunlar.
İnşallah tüm liderler de bu örnekle partinin genel başkanı olmak ile sahibi olmak arasındaki farkı anlamış olurlar.