Şer ittifakı ve MHP'ye saldırılar

Türkiye'nin geleceğinin darbelerle ve çatışmalarla şekillendirilmeye çalışıldığı bu zor dönemde millet bölünmesin, devlet bâki kalsın diye MHP yeni bir anayasaya olan ihtiyacı ortaya atmış; milletin ve devletin dökülmeye başlayan boyalarını tamir için sorumluluk almıştır.
Siyasette her şeye kendi çıkarından bakan malum çevreler hemen "Bu işten MHP'nin çıkarı nedir?" diye sormaya başlamıştır. 1980 öncesinde kanımız seller gibi akarken, kemiklerimiz dağlar gibi yığılırken çıkarımız milletin birliği ve devletin dirliğinden başka bir şey miydi? Ülkücülerin kişisel çıkarları olmaz. Ülkücüler önce ülkem der.
"Emanet olunan davayı kucakladım. Hiç arkama bakmadan, tereddütsüz, hiçbir şeye aldırmadan yürüyorum" diyen Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in çizgisini devam ettiren Devlet Bahçeli'ye ve MHP'ye yönlendirilen akıl dışı ithamlara rahmetli Başbuğ da maalesef muhatap oldu. Dün "Türkeşsiz Türk milliyetçiliği" hayali kuranlar bugün MHP'siz Türk milliyetçiliği peşinde. Bu sefer malum çevrenin ortakları gayrimilli yerler ve terör odaklarıdır.
Milliyetçi Hareket'in duruşuna eleştiri yönlendirenlere bakıldığında karşımıza çıkan tablo çok nettir... Bir yanda Perinçekgiller,PKK, CHP, bir yanda da camiamızın içinde yetişen ancak kronik Devlet Bahçeli düşmanlığına yakalanmış isimler...
Seviye o kadar yererle düşmüştür ki Perinçek ve Kılıçdaroğlu bize Ülkücülük öğretmeye kalkmakta, PKK uzantıları "MHP'ye ülkeyi böldürtmeyiz" demekte. Bir de camiamız içerisinde tüm bu bölücü seslerin etkisinde kalarak Bahçeli'yi ve MHP'yi davadan sapmakla itham etmeye kalkanlar var. Çok belli ki zamanında bizimle birlikte bulunsa da bugün başka nehirlerde yıkanan ve yıkanmaya heves eden bu isimler bir cephe oluşturacaksa, siyaset bu şekilde kutuplaşacaksa MHP asla bu kutubun içerisinde yer almayacaktır.
Biz bir kutuplaşmayı ülke menfaatlerine uygun bulmamaktayız ancak illa ki bir kutupta yer alacaksak bu şer ittifakına itibar edecek değiliz. 80'den beri palazlanacak, Türkiye'yi yok edecek fırsatlar bekleyen bu şer ittifakı yeni anayasa vesilesiyle bu fırsatı bulduğunu düşünmektedir, tüm hazırlığını buna göre yapmaktadır. Ve cephesini de yeni bölücülerle genişletmiştir. Bunlara karşı devletimizin yanında olmak her Türk milliyetçisinin tarihî ve vicdanî sorumluluğudur.
Tüm çağrılara kendisini kapatan, hazırlanan anayasa metnine hiçbir katkı sunmayan CHP, ülkede yaşanan kutuplaşmanın sorumlu-sudur. Gün siyaset yapma günü değildir. Gün devleti güçlendirme, kendi öz değerlerine dönme günü-dür. İnanıyoruz ki, aziz milletimiz iradesini evet yönünde ortaya koyacak ve milleti kutuplaştırmaya çalışanlara gereken dersi verecektir.