Ne;
1989 yılında Turgut Özal’ın, görevi Kenan Evren’den devralmasında...
Ne;
1993 yılında Süleyman Demirel’in Özal’ın ölümünden sonra Köşk’e çıkmasında...
Ne;
2000 yılında Ahmet Necdet Sezer’in, görevi Süleyman Demirel’den devralmasında...
Ne de;
2007 yılında Abdullah Gül’ün, görevi Ahmet Necdet Sezer’den devralmasında görülmemişti böyle bir tören.
Öyle ki;
Tayyip Erdoğan’ın dün Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne çıkışı ve görevini Abdullah Gül’den devralmasının gün boyu devam eden sürecine Türk halkı ilk kez şahit oldu.
Bu yönde;
Dün gün boyunca tüm televizyon kanalları canlı yayınlarla verdi bu Köşk sürecini.
Nitekim;
Tayyip Erdoğan’ın dün sabah konutundan çıkmasını...
TBMM’ye gidip yemin etmesini ve mazbatasını almasını...
Ardından;
Anıtkabir’e geçip Aziz Ata’nın manevi huzuruna çıkmasını...
Ankara caddelerinde yeni forslu limuzini ile Erdoğan’ın, halkı selamlamasını...
Sonrasında da;
Köşk’e çıkıp, A sınıfı
devlet töreniyle Cumhurbaşkanlığı görevini Abdullah Gül’den teslim alması ekranlara anbean geldi.
Nitekim;
Devlet televizyonu TRT de, tüm bu süreci havadan helikopter aracılığıyla, Ankara caddelerinde de motorize ekiplerle yayınlayarak servis yaptı.
Doğrusu;
Tüm gün süren ve herkesin ilk kez şahit olduğu bu naklen yayınlı Köşk’e çıkma süreci, protokol kurallarıyla da dolu olduğundan etkileyiciydi.
İşte;
Bir gün önce partisinin Genel Başkanlık görevini Ahmet Davutoğlu’na
devreden Erdoğan’ın dün Köşk’e çıkıp, hükümeti kurma görevini vermesi de bu uzun seremoniden kaynaklandı.
Bu nedenle de;
Cumhurbaşkanı Erdoğan ancak dün gece geç saatlerde bu yetkiyi verebildi Başbakan adayı Davutoğlu’na.
Ve böylece;
10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında dün çok önemli bir süreç daha geçilmiş oldu.
Şimdi;
Gözler yeni kabineye geldi.
Kesin olmamakla birlikte Davutoğlu’nun bugün Köşk’e çıkarak yeni kabinesini Erdoğan’a sunması, ardından da kabul görerek kamuoyuna açıklanması bekleniyor.
Nitekim;
Devamında da yeni hükümetin programı hazırlanacak ve yeni haftada TBMM’de güvenoyuna sunulacak ki, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında iktidar partisindeki ve kabinedeki değişim süreci de tamamlanmış olacak.
Sonrasında da;
“Yeni Türkiye”deki uygulamalara şahit olacağız...