Futbolcusuyla, yöneticisiyle, taraftarıyla, medyasıyla.
Eskiden “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” denirdi, şimdi “Türk’ü Türk’le karalama kampanyası” için kollar sıvandı sanki.
İşte son örnek Meireles.
Halis Özkahya ona kırmızı kart gösterdi ve 12 maç ceza verildi diye yine ortalık karmakarışık yapılmak isteniyor. Aynen şike davasında olduğu gibi. Sanki sadece onların dokunulmazlıkları var. Hakemlerimizin, Türk futbolunun, yönetmeliklerin hiç itibarı, onuru, şeref ve haysiyeti söz konusu değil.
Milyonlarca euro götüren ve profes-yonel olan Meireles beyefendi, eliyle yuvarlak işareti yaptıysa, Özkahya efendi de Türk topraklarındaki bir Türk olarak “Eyvallah ağbi, sen diyorsan doğrudur” diyecek. Türk futbol yönetmelikleri de bunu “İhtar” ile geçiştirecek.
Yani ırkçılıktan da beter bir harekete ve tükürüğe, çok geniş bir mide ile sofra kurulacak.
Var mı böyle zihniyet?
Futbolcuysa futbolculuğunu ve haddini bilsin. Maddi ve manevi değerlerimizi bu kadar da ayaklar altına alma hakkının ona verilmediğini, Türkiye Ligi’nin ve yönetmeliklerinin Kenya’daki kabileler ile bir tutulamayacağını göstermek, her yönetici ve takımın görevi olmalıdır. Meireles ilk defa böyle bir olay yaşadığını söylerken, fena yakalanıyor. Çünkü Avrupa’da sıkıysa nizam, intizam dışına çık. Kimse kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Ama “Burası Türkiye, hele futbolcuysan her yol Paris” diye düşünürsen böyle her yerin oynar.
TFF kapılarına dayanmak, sayfa ve ekranları Meireles’e açmak, kendi kendimize ihanetten başka bir şey değil.
Çok önemli bir konu daha var:
Var mı Türk evladı Halis Özkahya’ya sahip çıkan?
Yok.
Onun için PFDK’ya helal olsun. Topa vuruyor diye kendini bir şey sananlara, Türkiye’nin Kenya gibi değil, İngiltere gibi olduğunu gösterdiği için.