Bir Bakan'dan diğerine pas

Futboldaki şiddet Türkiye'nin başına büyük bir bela haline gelmeye başladı.
Gün gün de artmaya devam ediyor.
Yepyeni statlar kırılıyor, dökülüyor, çimler zeminler yakılıp katlediliyor,futbolcular ve rakip taraftar dövülüyor, otobüslerde cam çerçeve aşağıya indiriliyor.
Tam bir vahşet, tam bir anarşi.
2024 çabalarına indirilen darbe de, işin bir başka boyutu.
Durum bu kadar vahimken, olayları yapanlar hâlâ net bir ceza almıyor, kamu- oyu önünde net bir şekilde isimleri, cisimleri ortaya konamıyor.
Aylardır, yıllardır bunun şikayetleri ekranlarda, sayfalarda, sokakta, toplantılarda dile getiriliyor ama sonuç;
Yok,yok,yok.
Son olarak Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç da bu konuya girdi ve geçmişe göre biraz daha net konuştu:
"Bu bir rezilliktir. Olayları yapanlar belli. Görüntüleri gören spor savcısı ne yaptı, burdan soruyorum? Savcılara, adalete büyük görev düşüyor. Bunlara acımayacaksın"
Bu cümleler ile bir Bakan'dan diğer Bakan'a pas atılmış oldu.
Adalet Bakanı.
Türkiye ve futbolumuz için büyük önem taşıyan böyle bir konuda, artık Adalet Bakanı'nın da devreye girmesi gerekmez mi? Bir toplantı veya açıklama ile,"Suçlular gereken cezayı mutlaka alacaktır. Bunlar kamuoyuna açıklanacaktır. Savcılar uyarılacaktır" diyerek, Spor Bakanı'nın pasını net bir gole çeviremez mi?
Neden bir Bakan'ın, "Bunlara acımayacaksın" sözü havada kalıyor? Doğrusu merak ediyorum.
Olaylar TBMM'ye getirilip, genel kurulda, "Tribün terörü futbolun kanseridir.Yeni bir eylem planı ortaya koymalıyız" diye gündeme geliyorsa, artık herkes elini taşın altına sokmak zorundadır.
Aksi takdirde 2024 için bir taraftan çalışırken, diğer taraftan da bozmuş olacağız.