Dün İnsan Hakları Günü’ydü. İnsan hakları bağlamında ilk sözleşmenin 1215 yılında Papa III . Innocent, İngiltere Kralı John tarafından imzalanan Magna Carta Libertatum/Büyük Özgürlük Beyanı olduğu görülür.
39 . maddesi şöyledir:
“Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.”
Amerikan Anayasası’nda 1787 yılında "kanıta ihtiyaç duymayan" tüm insanların eşit yaratıldığı, herkesin eşit ve elinden alınamaz hakları olduğu, bunların arasında yaşam, özgürlük ve mutlu olma hakkı olduğunu dile getirdi.
BM 10 Aralık 1948’de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni kabul etti. I. maddesi şöyleydi:
“Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.”
***
Bu ülkede insan olmak yetmiyor
Ülkemizde insan olmak yetmiyor. Onun yanında başka kimliklere ihtiyaç duyuluyor.
Demokrat, Atatürkçü, muhafazakar, Müslüman, cemaatçi, Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Ermeni, Yahudi v.d. aklıma gelmeyenler.
İnsanları bir biçimde kategorize ediyoruz. Böylece kendimizi de kategorize ettiğimizi fark etmeden.
Ne acı insan olmak yetmiyor.
***
Mustafa Bozbey ile kahvaltı
Perşembe sabahı Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in kahvaltıda konuğu olduk. Kendisi ile Bursa’yı ve genel siyaseti konuştuk.
Mustafa Bozbey, Bursa’nın en büyük sorununun ulaşım olduğuna dikkat çekerek “Özellikle metronun planlanması son derece yanlış bir biçimde yapılmış. Siz insanların yoğun olduğu yere metroyu götüreceksiniz. İnsanları taşıyarak metroya getirmek çok saçma. Bursa’nın en büyük sorunu plansız ulaşımdır.” dedi.