Günahıyla, sevabıyla bir yılı daha geride bırakıyoruz.
Geçmişin hatıraları, günün kavgaları ve geleceğin hayalleriyle ömrümüz geçip gidiyor.
Takvim olarak yeni bir yıla giriyor olsak da ömrümüzden bir yıl daha gittiğini unutmamalıyız.
Tatlısıyla diyemeyeceğimiz ama acılarıyla daha doğrusu her anlamda zor olan 2016 yılını geride bırakıyoruz.
Vali İzzettin Küçük'ün, BTSO'nun ekonomiye değer katanlar ödül törenindeki konuşmasına biraz da mizah katarak sarf ettiği şu sözleri 2016 yılını en güzel şekilde özetliyordu:
"Pişmiş tavuğun başına gelmeyenler 2016 yılında bu ülkenin başına gelmiştir"
Gerçekten de öyle değil mi?
Kaseti geriye sarıp şöyle bir düşünün geride bıraktığımız yıl içinde ülkemiz adına yaşanmış güzel bir şeyi hatırlayabiliyor musunuz?
Eminin ki hatırlayamıyorsunuz.
Çünkü o kadar kötü şeyler oldu ki, iyi olanları hatırlamamıza engel oluyor.
Ne zaman televizyonu açsak, gazeteyi elimize alsak ölümler, saldırılar ve şehit haberleriyle yüreğimiz yandı.
Hele ki, Ortadoğu'daki savaşlardan kaçan mültecilerin Akdeniz'i umut denizi olmaktan çıkarıp adeta ölüm denizine dönüştürdüğü ölümlerle her gün karşılaşmak ülkemiz insanının kaderi haline getirildi.
İçinde bulunduğumuz coğrafyada gelişen, elimizde olmayan nedenlerden ötürü yaşadıklarımızdan ders çıkarıp yeni yılın, geçen yılı aramadığımız bir yıl olmasını umut ediyoruz.
Zira umudumuzu ve hayallerimizi yitirirsek yaşama nedenimizden de uzaklaşmış oluruz.
Devlet olarak bizleri ayakta tutan tüm unsurlarımıza yapılan saldırılar karşısında ülke olarak hedeflerimizden sapmadan birlik ve beraberliğimize sımsıkı sarılacağımız 2017 yılının dünyaya huzur, mutluluk ve barış getirmesi temennisiyle herkese mutlu seneler diliyorum.