Milli iradenin önünü açmak uğruna...

Değerli okurlar...
Türkiye'nin önünü açacak sistem değişikliği teklifimizin halkımıza sunulması konusunda önemli adımlar atıldığı bu günlerde yoğun bir gündem yaşıyoruz. Türkiye'yi yıllardır esareti altına alan ve bu esaretin örneklerine defalarca şahit olduğumuz mevcut anayasamızın değiştirilerek, ülkemiz adına atılacak adımları hızlandıracak olan sistem değişikliği fikrimiz gitgide vücut buluyor. Bu fikrimizin halkımıza sorulması yönünde Milliyetçi Hareket Partisi lideri Sn. Devlet Bahçeli'nin verdiği destek, bizleri Türkiye'nin yarınları adına heyecanlandırarak çalışmalarımıza ayrı bir şevk katıyor. 
Mevcut anayasamızda vesayet kurumlarının yetkilerinin baskınlığının örneklerine defalarca şahit olduk. Milletimizin kendi seçtiği yöneticilerce değil, anayasamızda bulunan vesayet hukukundan aldıkları yetkilerle seçilmişlerin önünü kesen, yolları tıkayan vesayet kurumlarınca yönetildiğinin örneklerini görüyoruz. Biz, bu durumun demokratik olmadığını söylüyor,  bu güzel ülkeyi halkına verenlerin, milli iradenin temsilcilerinin yönetmesini arzuluyoruz. Bu arzumuzun gerçeğe dönebilmesi için de halkın seçtiklerinin önünü açan bir sistem değişikliğinin getirilmesini istiyoruz. 
Bu konuya muhalif olan bazı kesimlerin iddia ettiği gibi bizim teklifimiz bir rejim değişikliği değildir. Biz Türkiye'nin önünü açacak bir sistem değişikliğini teklif ediyoruz. Mevcut sistemde zaman zaman yönetim konusundaki belirsizliklere ve özellikle koalisyon dönemlerinde Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki anlaşmazlıklara hep birlikte şahit olduk ve bu tür anlaşmazlıklar ve belirsizliklerin Türkiye'ye neler kaybettirdiğini defalarca gördük. Yeni sistemde halkımız seçimini bir kez yaptığında artık 'Koalisyon olacak mı, hükümet kurulabilecek mi?' gibi düşünceleri olmayacak. Bu da siyasi istikrarı ve dolayısıyla beraberinde ekonomik gücü,  yeni yatırım ve yatırımcıları, refahı, hizmetleri getirecek. Tabii ki halkımız beklediğini bulamadığında  beş yıl sonraki seçimlerde istediği kişiyi ya da partiyi göreve getirebilecek. Burada son kararı yine halkımız verecek ve bize düşen her zaman olduğu gibi halkımızın kararına saygı duymak olacaktır.